Phrasel verbs
İp uçları:
Deyim fiillerde Make up,
bring about ve set out en çok çıkan deyim-fiillerdir.
Phrasal verbs consist of a verb and another word or phrase,
usually a preposition.
N
(subject) + V + p + N (object) or the usual pattern is: N + V + N + p.
She takes after her
mother. She looks like her
mother. She behaves like her mother.
I can count on you. I can
trust you. I can believe you.
Words
like “of, in, out, up, down etc.”, are not always prepositions. (Deyimsel
fiiller.) In the expressions ‘down the street’, ‘up the stairs’ and ‘in the
room’, the words “down, up and in” are prepositions.
Prepositions are always
followed by nouns /Ving which act as their objects.
For
example, in the sequence ‘down the street’, the noun street is the object of
the preposition down.
In
the expressions ‘sit down’, ‘she is not up’ and ‘come in’, the words down, up
and in have no objects. They are adverbs and not prepositions. Small adverbs
like these are often called adverb particles or adverbial particles. Examples
are: above, about, in, out, up, down, before, across, off, on, below, behind
etc.
There are four main types of these verbs with adverb particles and
prepositions:
Type 1.
verb +
adverb particle (often indicating direction, sometimes idiomatic). There is no
need for other words for complete meaning.
I put a plaster on the cut,
but it fell off. [ fall off: azalmak]
Type 2. verb + preposition +
N /Ving, the preposition always comes before the object.
I went off spicy food when I
was pregnant. [go off something: come to dislike]
Type 3. verb + N + adverb particle, the adverb
particle must follow a pronoun object; it can precede or follow a noun.
I turned my pager off at midnight.
I turned off my pager at midnight.
I turned it off at midnight. I turned off it at midnight.
[turn something off: remove
the power]
In type 4,
verb + adverb particle + preposition + N, the object follows the preposition.
[walk off with something: take without asking]
He’s walked off with
my stethoscope again! He’s walked off with it again!
“Phrasal Verbs”, bir zarf (adverbial
particle) ya da bir edatla (preposition) ile birlikte kullanılırlar. Fiilin
yalın haldeki anlamı, bu sözcükleri aldığında kaybolur vei asıl anlamından
farklı bir anlam kazanır.
go = gitmek; go on = devam
etmek. get = almak; get off = (araçtan) inmek
88
İngilizce’de yaygın olarak kullanılan phrasal verb’ler, nesne alanlar ve
almayanlar olarak iki gruba ayrılır:
Nesne alanlar:
Bu tür
phrasal verb’lerde nesne, eğer açık açık yazılmışsa, sona gelebildiği gibi
araya da yazılabilir. Bu durumda anlam değişikliği olmaz:
She took her shirt off. She
took off her shirt. Gömleğini çıkardı.
The company turned down his
proposal. The company turned his proposal down. Şirket,
önerisini geri çevirdi.
She took it off. (“She took
off it.” denmez.) Onu çıkardı.
The company turned it down.
Şirket, onu geri çevirdi.
Nesne
aldığı halde, yukarıdakilerin tersine, bu nesneyi araya almayan phrasal verb’ler
de vardır:
I got on the bus. (Otobüse
bindim.)
Bu cümle I got the bus on. olarak kullanılamaz.
Dolayısıyla bu tür phrasal verb’ler, zamirleri sona alırlar: I got on it. (Ona
bindim.)
Nesne almayanlar
The news of the defeat was
censored, but it soon got about. Yenilgi haberi sansür edildi ama
çabucak yayıldı.
The train got in five minutes
early. Tren beş dakika erken geldi.
The teapot just came apart in
my hands. Çaydanlık elimde parçalara ayrıldı.
Three of the runners dropped
out. Koşuculardan üçü yarış dışı kaldı.
Sık kullanılan “Phrael Verbs”
add up: add up to add up to sth allow for ask
after ask for bail out (of) blow out blow over break down break ground break in
break into break up bring down
toplamını bulmak, toplamak,
anlam vermek
sonucu bulmak, sonucuna
varmak, göstermek
equal
göz önüne almak, hesaba
katmak.
halini, hatırını sormak
rica etmek, istemek
kefaletle serbest
bıraktırmak, sandalın suyunu
boşaltmak, uçaktan paraşütle
atlamak, kurtarmak,
söndürmek; lastik ya da
tekerlek patlatmak; hava ya da gaz ile fırlatmak
bitmek, durmak, sona ermek
yıkmak, bozmak, baskıya
dayanamamak, arızalanmak, bozulmak; ayrıştırmak,
analiz etmek;
kendisini tutamamak; stop
functioning (vehicle, machine);
get
upset: üzülmek
temel kazmak
interrupt
parçalamak, parçalara ayırmak
end a relationship; start
laughing (informal); parçalamak, ayrılmak
indirmek
büyütmek,
yetiştirmek (raise a child); kusmak (vomit); ortaya (konu vb) atmak |
||
|
(start
talking about a subject) |
|
bring down |
indirim
yapmak, yenilmek, düşmesine sebep olmak (make unhappy) |
|
call around |
phone
many different places or people |
|
call back |
tekrar
telefon etmek, return a phone call |
|
call down |
azarlamak |
|
call for |
talep
etmek, istemek (demand) |
|
call off |
iptal
etmek, ret etmek (cancel) |
|
call on sbd |
ask for
an answer or opinion, visit someone; çağrı yapmak |
|
call out |
seslenmek,
çağırmak |
|
call up |
telefon
etmek, askere almak |
|
call upon |
başvumak,
istemek, uğramak, önünde söylemek |
|
calm down |
sakinleştimek,
sakin olmak; relax after being angry |
|
care about |
ilgi
duymak |
|
care for |
sevmek;
bakmak |
|
carry on |
sürdürmek,
devam ettirmek, peşini bırakmamak |
|
carry out |
uygulamak, gerçeklemek, başarmak, icra etmek (fulfil,
conduct), yürütmek |
|
come back |
geri
dönmek, geri gelmek, tekrar moda olmak |
|
cut down on |
masraftan
kısmak, tüketimini azaltmak |
|
cut in interrupt; pull in too closely in front of
another vehicle |
||
cut in (on) |
sözünü
ya da iletişimini kesmek |
|
cut off |
kesmek, kesip koparmak, ayırmak, son vermek, yok etmek,
imha etmek, mahrum |
|
|
bırakmak |
|
deal with |
meşgul
olmak, baş etmek (cope with, get over,
handle) |
|
depend on |
güvenmek,
bel bağlamak (Count upon, Depend on/upon, Lean on/upon, Bank |
|
|
on/upon,
Rely on/upon, Trust in (Good)) |
|
do without |
mahrum
olmak, yoksun olmak |
|
figure up |
hesaplamak |
|
get in (to) |
binmek |
|
get off |
yola
çıkmak, yola koyulmak; büyük taşıttan inmek |
|
get on |
büyük
taşıta binmek; geçip gitmek,
sürdürmek. |
|
get on (with) |
devam
etmek |
|
get out (of) |
terk
etmek, ayrılmak; inmek |
|
get rid of sbd/sth |
başından
atmak, kurtulmak |
|
give up |
vazgeçmek,
bırakmak (abandon, abort, stop trying, quit) |
|
hand down |
miras
bırakmak, devretmek. |
|
hand over |
devretmek |
|
hang on |
wait a
short time (informal) |
|
look after |
bakmak,
göz kulak olmak, (take care of) |
|
look at |
bakmak,
göz atmak, seyretmek, göz önüne almak |
|
look back |
geçmişe
bakmak, geriye bakmak, ilerleyememek |
|
look down on sbd |
küçük
görmek, değerini küçültmek |
|
look for |
aramak |
|
look forward |
sabırsızlıkla
beklemek; be excited about the future |
|
look into |
araştırmak |
|
look on |
bakmak, gözüyle
bakmak, olarak görmek,
birlikte kitap okumak,
katılmadan |
|
|
seyretmek |
|
look out |
dikkat
etmek (watch out, [dışarıdan içeriye
tehlike]) |
|
look out (for) |
be
careful, vigilant, and take notice, sakınmak |
|
|
|
|
bir yere
bakıyor olmak, bir yere bakmak |
|||
look over |
muayene etmek |
||
look up |
saptayıp ziyaret etmek,
iletişim kurmak, araştırmak, bakmak |
||
look up to |
takdir etmek, saygı duymak;
hayran olmak, örnek almak (respect, admire) |
||
look sth over |
check, examine |
||
look sth up |
search and find information
in a reference book or database |
||
lose through |
yoluyla kaybolmak |
||
make a decision |
karar
vermek |
||
make off |
sıvışmak, kaçmak |
||
make out |
anlamak, fark etmek,
çıkarmak, geçinmek |
||
make over |
yenilemek |
||
make through |
paçayı kurtarmak |
||
make up |
oluşturmak, toparlamak,
makyaj yapmak, barışmak, forgive each other |
||
make up for |
compensate; telafi etmek,
karşılamak |
||
make up of |
oluşmak, oluşturmak |
||
make sth up |
invent, lie about something |
||
move off |
ayrılmak, yola çıkmak,
uzaklaşmak |
||
move on |
Ilerlemek |
||
move over / along |
yer
açmak için pozisyonunu değiştirmek, biraz kımıldayıp yer açmak |
||
move to taşımak |
|
|
|
pass away |
die; göç etmek |
||
pass down |
geçmek, nesiden nesile devrolmak |
||
pass on geçirmek,
devretmek, aktarmak |
|||
pass out |
dağıtmak, vermek; bayılmak
(faint) |
||
pass over |
atlamak, geçmek;
geçiştirmek |
||
pass up |
geri çevirmek, atlamak,
yararlanmamak |
||
pass sth up |
decline (usually something
good) |
||
put an end to |
bitirmek, son vermek, sona
erdirmek |
||
put aside |
biriktirmek, bir kenara
bırakmak, bekletmek, ertelemek |
||
put away |
yerine yerleştirmek,
kaldırmak |
||
put forth |
öne sürmek, ortaya atmak
(put forward, bring up) |
||
put forward |
öne sürmek, ileri almak,
iddia etmek, sunmak |
||
put in |
|
yerleştirmek, araya sokmak,
eklemek, kurmak |
|
put off |
|
ertelemek, geçiktirmek
(postpone, delay, defer, adjourn ); elbisesini çıkartmak |
|
put on |
|
giyinmek; açmak,
çalıştırmak; artırmak; almak |
|
put out extinguish, söndürmek, yardımcı olmak |
|||
put up |
|
yapmak,
dikmek, yer ve yiyecek içecek vermek, evde ağırlamak, satışa çıkarmak |
|
put up with |
tolerate |
|
|
put sbd down |
insult, make someone feel
stupid |
||
put sth together assemble |
|||
put sth down |
put what you are holding on
a surface or floor |
||
rely on |
|
güvenmek, itaat etmek, bel
bağlamak |
|
result |
from |
… den
kaynaklanmak |
|
result |
in |
olarak sonuçlanmak |
|
run across |
tesadüfen karşılaşmak, rast
gelmek |
||
run against |
uğramak, çatmak, rastlamak,
çarpmak, zıt düşmek |
||
run arround (with) |
arkadaşlık
etmek, onunla bununla dolaşmak |
||
run away |
kaçmak, firar etmek, fark
atmak |
run away (from) leave
unexpectedly, escape
kaçırmak,
alıp götürmek; çalmak, alıp gitmek |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run by |
tarafından
çalıştırmak, işletmek. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run down |
yermek,
kötülemek; bozulmak, çalışmasını durdurmak; hareket halinde çarpmak, |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
vurmak |
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run for |
aday
olmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run into |
tesadüfen
karşılaşmak, rast gelmek, çarpışmak; varmak, ulaşmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run off with |
alıp
götürmek, kaçırmak, çalıp götürmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run on |
devam
etmek, ilerlemek, durmadan konuşmak, ilişkin olmak, koşmaya devam |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
etmek,
aynı satırdan başlamak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run out (of) |
tükenmek,
sona ermek, son bulmak, bitmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run over |
çarpıp
üstünden geçmek, çiğnemek; dolup taşmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run through |
delik
açmak, çizgi çekmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run up |
faturayı
kabartmak, yükseltmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
run up against |
karşılaşmak,
rastlamak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
set foot on |
ayak
basmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
set off |
ayrı
tutmak, ayrı koymak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
set on |
cesaretlendirmek,teşvik
etmek, kışkırtmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
set out |
dikmek,
etkilemek, sergilemek, girişmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
set up |
organize,
düzenlemek, ayaralamak; kurmak; rekor kırmak (arrange) |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
settle down |
durulmak,
uslanmak, demir atmak, yerleşmek, yuva kurmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
settle up |
hesaplaşmak,
hesap görmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
shop around |
compare
prices |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
speak out |
açıkça
söylemek, serbestçe söylemek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
spread out |
yaymak,
yayılmak, açmak, sermek, genişlemek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
spring up |
türemek |
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
stand against |
karşı durmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
stand by |
beklemede
olmak, harekete geçmemek, desteklemek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
stand for |
temsil
etmek, tahammül etmek, tolerans göstermek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
stand up for |
destek
vermek, desteklemek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
stand up to |
karşı
koymak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
step down |
istifa
etmek, inmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
step up artmak, çıkmak,
yükselmek |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
stick to sth |
continue
doing something, limit yourself to one particular thing |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take advantage of |
yararlanmak, faydalanmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take after sbd |
benzemek,
çekmek (resemble a family member) |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take away |
alıp
götürmek, paket yapıp götürmek, ortadan kaldırmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take back |
I take
back what I've just said.Ne söylediysem geri alıyorum. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take down |
yazmak;
çıkarmak, almak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take for |
başkasına
benzetmek, başkasıyla karıştırmak. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take in |
küçültmek,
daraltmak; anlamak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take off |
havalanmak;
taklit etmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take on |
üstlenmek,
üzerine almak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take over |
sorumluluğu,
kontrolü üstlenmek; devralmak |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take place |
meydana
gelmek, olmak, yerine geçmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take root |
kök
salmak, kökleşmek |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take up |
ele
almak, başlamak, işlemek; işgal etmek, yer tutmak, meşgul olmak, uğraşmak. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take out |
dışarı
çıkarmak, yemeğe götürmek, |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take sth apart |
purposely
break into pieces |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
take sth back |
geri
götürmek, bir sözü geri almak; return an item |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
something (usually clothing)
throw into atmak, içine atmak
throw out dışarı
atmak (çöp vb)
throw up yukarı
atmak, elinden atmak, vaz geçmek; kusmak
throw sth away dispose of;
elden çıkarmak, atmak
thrown back geri
atılmış
tidy up düzenlemek,
toparlamak, çeki düzen vermek
try on giyerek denemek
try out denemek
turn
around tam bir
dönüş yapmak, yaptırmak
turn back
on geri
dönmek, sırtını dönmek, geri çevirmek
turn down refüze
etmek, ret etmek; geri çevirmek, sesini kısmak (refuse)
turn in yatmaya gitmek, vermek, teslim almak
turn into çevirmek, dönüştürmek, dönüşmek
turn off stop the energy flow, switch off, durdurmak,
kapatmak
turn out durdurmak,
kapatmak; sonuçlandırmak, çıkarmak, uzaklaştırmak; üretmek
turn over devretmek,
transfer etmek; takla atmak, çevirmek, vermek
turn up aniden ortaya çıkmak, sesini yükseltmek (appear
suddenly)
turn sth
down decrease the volume or strength (heat, light
etc)
turn sth
on start the
energy, switch on, açmak, çalıştırmak
turn sth
up increase the volume or strength (heat, light etc)
warm up ısıtmak,
çalışmaya hazırlamak, ısınmak (prepare body for exercise)
work on üzerinde
çalışmak
work out çözmek, çalışmak; be successful, exercise
write down kaydetmek, yazmak
|
|
92 |